27 Mar 2018


İsviçre Alpleri
Mart 2017

İsviçre gezimin en en en sevdiğim kısmına geldim 😊 Heidi’den aşina olduğumuz o muhteşem Alp dağları ve kıyısındaki minik masalsı köyler (gözlerinden kalp çıkan emoji). Zürih’ten o köylere ulaşırken ve Zürih’e geri dönerken trenle yaptığım yolculuk sırasında kendimi çocukken çizdiğimiz resimlerin içindeymişim gibi hissettim. Trende ne tarafa oturursam oturayım diğer tarafın manzarasında aklım kaldı.

Bu kadar övgü yetersiz kaldı ama artık gezinin ayrıntılarına geçeyim;

Zürih’ten yine Bern aktarmalı olarak Interlaken’e doğru yola çıktık. Interlaken Ost ve Interlaken West olarak 2 istasyon var. Biz West’te indik ama aslında Ost’ta inmek daha mantıklı olurmuş çünkü tekrar Ost’a kadar yürüyüp, geri döndük. Interlaken, Alp dağlarının kıyısında bir kasaba. İnanılmaz sakin, huzurlu bir yer. Diğer alp köylerine göre gelişmiş ve büyük. Gölün etrafında yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim hem de bu sırada muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz. Burada dikkatimi çeken bir durum vardı; Interlaken’e yerleşmiş çok sayıda Asyalı gördüm. Hatta bahçesinde yoga ya da meditasyon yapan birçok kişi gördüm sanırım meditasyon yapmak için buradan daha huzurlu bir ortam olamazdı.









Burada biraz vakit geçirdikten sonra Alp köylerinden biri olan Mürren’e doğru yola çıktık. Mürren’e gitmek için 2 tren bir de teleferik kullandık ve bu yolculuk esnasında 10 sn ye bile gecikme olmadı. Buna sürekli şaşırıyorum çünkü öyle yollardan geçtik ki mutlaka bir aksaklık olması gerekirdi 😊 Hatta ikinci aktarmamızda tren resmen dağa tırmandı. Tırmanırken manzara inanılmazdı hatta Japon turistler sürekli şaşkınlıktan bağırdılar 😊







Trenle Lauterbrunnen’e ulaştık. Lauterbrunnen ismi Laute Brunnen kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ve şelaleler anlamına geliyor çünkü bu vadide 72 adet şelale var. Vadi bir çukur şeklinde, teleferikle köylere doğru giderken kuşbakışı bu şekli çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Mürren’e ulaşırken en eğlenceli bölüm teleferikti. 1650 metre yukarı tırmanıyorsunuz, yukarı çıkmak güzel ancak aşağı doğru inmek daha heyecanlı 😊 Yine teleferikte bol bol fotoğraf çekmenizi tavsiye ederim. Fotoğraf çekerken manzarayı da kaçırmayın tabi ki 😊





Mürren sevimli bir Alp köyü. Köyü yürüyerek 1 saatte bitirebilirsiniz. Burası yakındaki kayak merkezine gitmek için gelen turistlerin uğrak noktası. En fazla 3 katlı ahşap oteller bulunuyor. Sürekli ellerinde boardlarıyla dolaşan insanlara rastlıyorsunuz. Gerçi bu insanlara Zürih’de de rastlıyorsunuz çünkü Zürih’ten kayak merkezlerine ulaşmak 2 ya da 3 saat sürüyor. Mürren’den daha da yukarıda bulunan köylere ulaşmak için yine teleferik kullanmanız gerekiyor. Her köy için teleferikler bulunuyor. Biz çok fazla yükseğe çıkmadık. Çünkü çok yüksekteki köylerde kar kalınlığı fazlaydı, kıyafet olarak hazırlıklı değildik. Mürren’de bile mart ayının sonu olmasına rağmen belli yerlerde kar vardı.



Mürren’de birkaç saat geçirdikten sonra Luzern’e doğru yola çıktık. Luzern’e giderken Lungern üzerinden geçtik ki inanılmaz bir yerdi. Aslında bu bölgeye daha fazla zaman ayırıp, her durakta inip bir sonraki tren gelene kadar kasaba kasaba gezilebilir. Ben bir dahaki İsviçre turunda bunu yapmayı planlıyorum.

Benim gitmek isteyip, gidemediğim ancak hakkında çok araştırma yaptığım bir yerden de bahsetmek istiyorum. Cailler çikolata fabrikası turu. Çikolatalarıyla ünlü İsviçre’nin en bilinen markalarından biri olan Cailler’in fabrikası Gruyere’de bulunuyor. Gruyere Lozan’a yakın bir köy. Lozan’dan ya da Cenevre’den kalkan trenlerle ulaşabilirsiniz. Ya da getyourguide tarzı sitelerden tur ayarlayabilirsiniz. Öncelikle Gruyere’yi geziyor daha sonra da peynir ve çikolata tadarak fabrikayı geziyorsunuz. Fabrikaların isimleri The Maison Cailler Chocolate ve La Maison du Gruyeres Cheese’dir. Çikolata fabrikası İsviçre’nin en eski çikolata fabrikasıdır, 1819 yılından beri hizmet vermektedir. Eğer vaktiniz yeterliyse birçok duyuya hitap eden bu turu kesinlikle deneyimlemenizi tavsiye ederim.

Bu tatlı detaydan sonra tekrar gezimize dönersek;

Mürren’den yaklaşık 2 saatlik yolculuktan sonra Luzern’e ulaştık. Luzern’de de gezilecek birçok nokta bulunuyor, en bilinenlerini aşağıda yazıyorum.

Kapell Köprüsü: Luzern, Reuss Nehri tarafından eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılmıştır. Eski ve yeni şehri birbirine bağlayan bağlantı ise dünyanın en eski tahta köprülerinden biri olan “Chapel Bridge”dir. Bu köprü 1333 yılında Luzern şehrini savunma amaçlı yapılmış. Burası bana Harry Potter filmlerindeki köprüyü hatırlattı. Luzern ana istasyonundan indiğinizde 5 dakika yürüyerek köprüye ulaşabiliyorsunuz.




Luzern Aslan Anıtı: 1820 1821 yılları arasında, Fransız devrimi sırasında Paris Tuileries Sarayı’nı savunan İsviçreli Muhafızların öldürülmesi üzerine yapılmıştır. Anıt ara bir sokakta bulunuyor, bulmak için kalabalık grupları takip edebilirsiniz, sizi direkt oraya götüreceklerdir 😊



Jesuit Church (Jesuitenkirche): Kuzey İsviçre Alplerinin en büyük barok kilisesidir. 1667 yılında yapımına başlanmış, 1673 yılında yapımı tamamlanmıştır.

Water Spike: Suyun akışını ve buna bağlı olarak yükselme seviyesini düzenlemek için tasarlanan benttir. 1859 yılında yapılmıştır. Spike olarak adlandırılmasının sebebi su seviyesini ayarlamak için manuel olarak suya elle indirilmesidir.



Luzern’de çok uzakta beliren Alp Dağları manzarası şehre çok ayrı bir hava katıyor, bu manzarayı da izlemenizi ve fotoğraflamanızı tavsiye ederim.