6 Ara 2017

Bern Gezi Rehberi

Mart 2017
Gezimizin ikinci durağı UNESCO Dünya mirası listesinde olan Bern. Bern çok tarihi, düzenli, sessiz ve mutlu bir şehir. 12- 15. yy lar arasında inşaa edilmiş ve mimarisini de aynen korumuş, anlayacağınız bir orta çağ şehri ve aynı zamanda İsviçre’nin federal otoritesinin merkezi. Şehri Aare nehri bölgelere ayırmış ve harika bir manzara oluşturmuş. Bu şekilde nehirle bölünmüş bir şehir görmemiştim. Merkez istasyondan eski şehre yürüdüğünüzde sanki şehrin ucuna geliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.


Zürih’ten birçok tren seferi ile Bern’e yaklaşık 50 dakika süren bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz. Diğer yazımda da bahsettiğim gibi eğer Zürih’te kalıyorsanız gideceğiniz çoğu yere Bern üzerinden aktarma yaparak gideceksiniz.

Bern aynı zaman ünlü fizikçi Albert Einstein da uzun yıllar yaşadığı şehirdir ki az sonra da anlatacağım Einstein ın yaşadığı evi de ziyaret etmek mümkün.

Tren istasyonundan gezilecek yerlere yürüyerek gitmek mümkün ayrıca şehrin her tarafına ulaşan tramları da kullanabilirsiniz tabi ki yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim. Haritadan da anlaşıldığı üzere eski şehre doğru dümdüz bir rota çizerek ilerlediğinizde görülecek simgesel yapıların tamamını görebilirsiniz.

O halde görülecek yerler nerelermiş bakalım :)

İsviçre Federal Sarayı: İsviçre Federal Meclisi ve Konseyine ev sahipliği yapan tarihi bir yapıdır. Saray 1902 yılında tamamlanmıştır. Geniş bir avlusu bulunmaktadır ayrıca bu alan çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.


Prison Tower: Unesco Dünya Mirası listesinde olan eski şehirde bulunan bu kule zamanında geçiş kapısı olarak kullanılmış. Tarihi Martgasse caddesine bu kapıdan geçerek girebiliyorsunuz. Cadde de karşılıklı mağazalar ve cafeler bulunmaktadır. Caddesinin sonunda ise Clock Tower sizi karşılayacak.




Zytglogge (Clock Tower): İsviçre’nin en eski saati ve aynı zamanda astronomik saat olma özelliğine sahip. Her saat başında Prag’daki Astronomik saate benzer bir şekilde küçük bir gösteri sunmaktadır. Dans eden bir soytarı, bir ayı ve Chronos olarak isimlendirilen yaldızlı bir figür geçit yapmaktadır. Saat aynı zamanda o sıralarda patent enstitüsünde çalışan Albert Einstein’a izafiyet teorisi çalışmalarına ilham vermesi ile bilinmektedir. Detaylı okumak isteyen için harika bir yazı var buradan ulaşabilirsiniz. 
Saat başlarında figürlerin hareketleri ve uyarılar aslında bir mesaj vermektedir ve Bern’de yaşayan insanlar bu mesajı çok iyi bilirler; “time is always marching on, so enjoy the next hour of your life.” (Zaman sürekli ilerliyor, hayatının bir sonraki saatinde eğlenmeye bak)




Zähringerbrunnen: Saat kulesinden ilerleyince Kramgasse’ye girmiş oluyorsunuz ve orada karşınıza İsviçre’nin kültürünü temsil eden bir çeşme çıkıyor. Çeşme 1535 yılında yapılmış. Üzerindeki heykel ulusal kıyafetler içinde bulunan bir ayı. Ayı bir efsaneyi simgeliyor. 

Einstein House: Ünlü fizikçi Albert Einstein’ın eşi Mileva Maric ve oğullarıyla birlikte 1903 – 1905 yılları arasında yaşadığı ve şimdi müze olarak kullanılan evi. Einstein, Bern’de Ulusal Patent Enstitüsünde memur olarak çalışırken bu evde yaşıyor. Eşyaları, çalışmaları hala burada sergileniyor, müzeyi gezmenizi ve giriş katında bulunan Eisntein cafede bir kahve içmenizi tavsiye ederim.




Bern Cathedral: Eski şehirde bulunan bu katedral gotik mimariye sahiptir ve yapımına 1421 yılında başlanmıştır. Katedralin kulesi 100.6 metredir ve İsviçre’deki en uzun kuleye sahip katedral olma özelliğini taşımaktadır. Katedralin bulunduğu bölge Münsterplatz olarak adlandırılıyor ve Bern’de yaşayan insanlar dinlenmek, eğlenmek için bu bölgeye geliyorlar. Dikkatimi çeken bir şey ise aynısını Paris’te de görmüştüm; demir toplarla oynanan ve özellikle orta yaş ve üstü kesimin oynadığı bir oyun. Mesafe ölçmeye yarayan ölçerleri yerleştirip, demir topu o mesafelere atarak oynanıyor. Dikkatim daha çok çeken şey ise bunu çok ciddi bir şekilde oynamaları :) Küçük bir dinlenme molası vererek sandviç yerken ve içeceğinizi yudumlarken izlemek keyifli olabilir.







Nydegg Köprüsü: 1840 – 1843 yılları arasında inşa edilmiş olan bu köprü 190 metre uzunluğundadır. Özellikle köprünün kenarından görülen manzaralar harika. Zaten ben o manzaraları gördükten sonra Bern en sevdiğim şehirler listesine girdi :) Şehrin eski bölgesinin bittiği yeri net bir şekilde görebiliyorsunuz.




Bear Park: Köprünün hemen dibinde ayı parkı bulunmaktadır. Ayı parkı denildiğinde ben daha büyük, daha orman tarzı bir yer bekliyordum ama bu bildiğiniz köprünün ayağındaki yeşil alanda ayıların yaşadığı yer. Gerçi arka kısma doğru daha geniş bir alan bulunuyordu ve ayılar oradan girip çıkıyorlardı. İlginç bir görüntü aslında. Şehrin içinde hayvanat bahçesi konsepti dışında ayıların yaşadığı bir alan olarak düşünün.




Rose Garden: Çeşit çeşit ve renk renk güllerin bulunduğu çok geniş yeşil alan. Tabi ki gülleri gittiğiniz mevsime göre görebilirsiniz. Biz gittiğimizde yoktu ☹ Buraya ulaşmak için biraz tırmanmanız gerekecek ama buna değer çünkü tırmandığınız patika boyunca Bern kuşbakışı karşınıza çıkacak. Şehri yukardan izlemek oldukça keyifli. Park çok huzurlu, burada aileler piknik yapıyor (mangalsız :) ), dinleniyor, sosyalleşiyor.




Diğer görülmesi gereken yerler ise Bern Tarih Müzesi, Holy Ghost Kilisesi, St Peter and Paul Kilisesi, Bernerhof, Sanat Müzesi.

Tabi ki tüm bunların dışında bilmediğiniz sokaklara saparak Bern’in mimari ve kültürel yapısını koklayabilir, bilinmedik küçük bir cafede kahvenizi içebilirsiniz.







Haritada takip edebileceğiniz rotayı göstermeye çalıştım. Yuvarlak içine aldığım kısım tren istasyonu. Gezilecek yerler listesini haritaya göre sıraladım. Okların gittiği yönde ilerlediğinizde, bahsettiğim tüm yerleri sıra ile gezmiş olacaksınız.

Haritayı daha önce de bahsettiğim https://travel.sygic.com ın sitesinden aldım. Uygulaması gayet güzel, kesinlikle tavsiye ederim.

Bern ile ilgili otel tavsiye edemiyorum çünkü Bern’de konaklamadım, akşam tekrar Zürih’e tekrar geri döndük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder