27 Mar 2018


İsviçre Alpleri
Mart 2017

İsviçre gezimin en en en sevdiğim kısmına geldim 😊 Heidi’den aşina olduğumuz o muhteşem Alp dağları ve kıyısındaki minik masalsı köyler (gözlerinden kalp çıkan emoji). Zürih’ten o köylere ulaşırken ve Zürih’e geri dönerken trenle yaptığım yolculuk sırasında kendimi çocukken çizdiğimiz resimlerin içindeymişim gibi hissettim. Trende ne tarafa oturursam oturayım diğer tarafın manzarasında aklım kaldı.

Bu kadar övgü yetersiz kaldı ama artık gezinin ayrıntılarına geçeyim;

Zürih’ten yine Bern aktarmalı olarak Interlaken’e doğru yola çıktık. Interlaken Ost ve Interlaken West olarak 2 istasyon var. Biz West’te indik ama aslında Ost’ta inmek daha mantıklı olurmuş çünkü tekrar Ost’a kadar yürüyüp, geri döndük. Interlaken, Alp dağlarının kıyısında bir kasaba. İnanılmaz sakin, huzurlu bir yer. Diğer alp köylerine göre gelişmiş ve büyük. Gölün etrafında yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim hem de bu sırada muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz. Burada dikkatimi çeken bir durum vardı; Interlaken’e yerleşmiş çok sayıda Asyalı gördüm. Hatta bahçesinde yoga ya da meditasyon yapan birçok kişi gördüm sanırım meditasyon yapmak için buradan daha huzurlu bir ortam olamazdı.









Burada biraz vakit geçirdikten sonra Alp köylerinden biri olan Mürren’e doğru yola çıktık. Mürren’e gitmek için 2 tren bir de teleferik kullandık ve bu yolculuk esnasında 10 sn ye bile gecikme olmadı. Buna sürekli şaşırıyorum çünkü öyle yollardan geçtik ki mutlaka bir aksaklık olması gerekirdi 😊 Hatta ikinci aktarmamızda tren resmen dağa tırmandı. Tırmanırken manzara inanılmazdı hatta Japon turistler sürekli şaşkınlıktan bağırdılar 😊







Trenle Lauterbrunnen’e ulaştık. Lauterbrunnen ismi Laute Brunnen kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ve şelaleler anlamına geliyor çünkü bu vadide 72 adet şelale var. Vadi bir çukur şeklinde, teleferikle köylere doğru giderken kuşbakışı bu şekli çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Mürren’e ulaşırken en eğlenceli bölüm teleferikti. 1650 metre yukarı tırmanıyorsunuz, yukarı çıkmak güzel ancak aşağı doğru inmek daha heyecanlı 😊 Yine teleferikte bol bol fotoğraf çekmenizi tavsiye ederim. Fotoğraf çekerken manzarayı da kaçırmayın tabi ki 😊





Mürren sevimli bir Alp köyü. Köyü yürüyerek 1 saatte bitirebilirsiniz. Burası yakındaki kayak merkezine gitmek için gelen turistlerin uğrak noktası. En fazla 3 katlı ahşap oteller bulunuyor. Sürekli ellerinde boardlarıyla dolaşan insanlara rastlıyorsunuz. Gerçi bu insanlara Zürih’de de rastlıyorsunuz çünkü Zürih’ten kayak merkezlerine ulaşmak 2 ya da 3 saat sürüyor. Mürren’den daha da yukarıda bulunan köylere ulaşmak için yine teleferik kullanmanız gerekiyor. Her köy için teleferikler bulunuyor. Biz çok fazla yükseğe çıkmadık. Çünkü çok yüksekteki köylerde kar kalınlığı fazlaydı, kıyafet olarak hazırlıklı değildik. Mürren’de bile mart ayının sonu olmasına rağmen belli yerlerde kar vardı.



Mürren’de birkaç saat geçirdikten sonra Luzern’e doğru yola çıktık. Luzern’e giderken Lungern üzerinden geçtik ki inanılmaz bir yerdi. Aslında bu bölgeye daha fazla zaman ayırıp, her durakta inip bir sonraki tren gelene kadar kasaba kasaba gezilebilir. Ben bir dahaki İsviçre turunda bunu yapmayı planlıyorum.

Benim gitmek isteyip, gidemediğim ancak hakkında çok araştırma yaptığım bir yerden de bahsetmek istiyorum. Cailler çikolata fabrikası turu. Çikolatalarıyla ünlü İsviçre’nin en bilinen markalarından biri olan Cailler’in fabrikası Gruyere’de bulunuyor. Gruyere Lozan’a yakın bir köy. Lozan’dan ya da Cenevre’den kalkan trenlerle ulaşabilirsiniz. Ya da getyourguide tarzı sitelerden tur ayarlayabilirsiniz. Öncelikle Gruyere’yi geziyor daha sonra da peynir ve çikolata tadarak fabrikayı geziyorsunuz. Fabrikaların isimleri The Maison Cailler Chocolate ve La Maison du Gruyeres Cheese’dir. Çikolata fabrikası İsviçre’nin en eski çikolata fabrikasıdır, 1819 yılından beri hizmet vermektedir. Eğer vaktiniz yeterliyse birçok duyuya hitap eden bu turu kesinlikle deneyimlemenizi tavsiye ederim.

Bu tatlı detaydan sonra tekrar gezimize dönersek;

Mürren’den yaklaşık 2 saatlik yolculuktan sonra Luzern’e ulaştık. Luzern’de de gezilecek birçok nokta bulunuyor, en bilinenlerini aşağıda yazıyorum.

Kapell Köprüsü: Luzern, Reuss Nehri tarafından eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılmıştır. Eski ve yeni şehri birbirine bağlayan bağlantı ise dünyanın en eski tahta köprülerinden biri olan “Chapel Bridge”dir. Bu köprü 1333 yılında Luzern şehrini savunma amaçlı yapılmış. Burası bana Harry Potter filmlerindeki köprüyü hatırlattı. Luzern ana istasyonundan indiğinizde 5 dakika yürüyerek köprüye ulaşabiliyorsunuz.




Luzern Aslan Anıtı: 1820 1821 yılları arasında, Fransız devrimi sırasında Paris Tuileries Sarayı’nı savunan İsviçreli Muhafızların öldürülmesi üzerine yapılmıştır. Anıt ara bir sokakta bulunuyor, bulmak için kalabalık grupları takip edebilirsiniz, sizi direkt oraya götüreceklerdir 😊



Jesuit Church (Jesuitenkirche): Kuzey İsviçre Alplerinin en büyük barok kilisesidir. 1667 yılında yapımına başlanmış, 1673 yılında yapımı tamamlanmıştır.

Water Spike: Suyun akışını ve buna bağlı olarak yükselme seviyesini düzenlemek için tasarlanan benttir. 1859 yılında yapılmıştır. Spike olarak adlandırılmasının sebebi su seviyesini ayarlamak için manuel olarak suya elle indirilmesidir.



Luzern’de çok uzakta beliren Alp Dağları manzarası şehre çok ayrı bir hava katıyor, bu manzarayı da izlemenizi ve fotoğraflamanızı tavsiye ederim.





6 Ara 2017

Bern Gezi Rehberi

Mart 2017
Gezimizin ikinci durağı UNESCO Dünya mirası listesinde olan Bern. Bern çok tarihi, düzenli, sessiz ve mutlu bir şehir. 12- 15. yy lar arasında inşaa edilmiş ve mimarisini de aynen korumuş, anlayacağınız bir orta çağ şehri ve aynı zamanda İsviçre’nin federal otoritesinin merkezi. Şehri Aare nehri bölgelere ayırmış ve harika bir manzara oluşturmuş. Bu şekilde nehirle bölünmüş bir şehir görmemiştim. Merkez istasyondan eski şehre yürüdüğünüzde sanki şehrin ucuna geliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.


Zürih’ten birçok tren seferi ile Bern’e yaklaşık 50 dakika süren bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz. Diğer yazımda da bahsettiğim gibi eğer Zürih’te kalıyorsanız gideceğiniz çoğu yere Bern üzerinden aktarma yaparak gideceksiniz.

Bern aynı zaman ünlü fizikçi Albert Einstein da uzun yıllar yaşadığı şehirdir ki az sonra da anlatacağım Einstein ın yaşadığı evi de ziyaret etmek mümkün.

Tren istasyonundan gezilecek yerlere yürüyerek gitmek mümkün ayrıca şehrin her tarafına ulaşan tramları da kullanabilirsiniz tabi ki yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim. Haritadan da anlaşıldığı üzere eski şehre doğru dümdüz bir rota çizerek ilerlediğinizde görülecek simgesel yapıların tamamını görebilirsiniz.

O halde görülecek yerler nerelermiş bakalım :)

İsviçre Federal Sarayı: İsviçre Federal Meclisi ve Konseyine ev sahipliği yapan tarihi bir yapıdır. Saray 1902 yılında tamamlanmıştır. Geniş bir avlusu bulunmaktadır ayrıca bu alan çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.


Prison Tower: Unesco Dünya Mirası listesinde olan eski şehirde bulunan bu kule zamanında geçiş kapısı olarak kullanılmış. Tarihi Martgasse caddesine bu kapıdan geçerek girebiliyorsunuz. Cadde de karşılıklı mağazalar ve cafeler bulunmaktadır. Caddesinin sonunda ise Clock Tower sizi karşılayacak.




Zytglogge (Clock Tower): İsviçre’nin en eski saati ve aynı zamanda astronomik saat olma özelliğine sahip. Her saat başında Prag’daki Astronomik saate benzer bir şekilde küçük bir gösteri sunmaktadır. Dans eden bir soytarı, bir ayı ve Chronos olarak isimlendirilen yaldızlı bir figür geçit yapmaktadır. Saat aynı zamanda o sıralarda patent enstitüsünde çalışan Albert Einstein’a izafiyet teorisi çalışmalarına ilham vermesi ile bilinmektedir. Detaylı okumak isteyen için harika bir yazı var buradan ulaşabilirsiniz. 
Saat başlarında figürlerin hareketleri ve uyarılar aslında bir mesaj vermektedir ve Bern’de yaşayan insanlar bu mesajı çok iyi bilirler; “time is always marching on, so enjoy the next hour of your life.” (Zaman sürekli ilerliyor, hayatının bir sonraki saatinde eğlenmeye bak)




Zähringerbrunnen: Saat kulesinden ilerleyince Kramgasse’ye girmiş oluyorsunuz ve orada karşınıza İsviçre’nin kültürünü temsil eden bir çeşme çıkıyor. Çeşme 1535 yılında yapılmış. Üzerindeki heykel ulusal kıyafetler içinde bulunan bir ayı. Ayı bir efsaneyi simgeliyor. 

Einstein House: Ünlü fizikçi Albert Einstein’ın eşi Mileva Maric ve oğullarıyla birlikte 1903 – 1905 yılları arasında yaşadığı ve şimdi müze olarak kullanılan evi. Einstein, Bern’de Ulusal Patent Enstitüsünde memur olarak çalışırken bu evde yaşıyor. Eşyaları, çalışmaları hala burada sergileniyor, müzeyi gezmenizi ve giriş katında bulunan Eisntein cafede bir kahve içmenizi tavsiye ederim.




Bern Cathedral: Eski şehirde bulunan bu katedral gotik mimariye sahiptir ve yapımına 1421 yılında başlanmıştır. Katedralin kulesi 100.6 metredir ve İsviçre’deki en uzun kuleye sahip katedral olma özelliğini taşımaktadır. Katedralin bulunduğu bölge Münsterplatz olarak adlandırılıyor ve Bern’de yaşayan insanlar dinlenmek, eğlenmek için bu bölgeye geliyorlar. Dikkatimi çeken bir şey ise aynısını Paris’te de görmüştüm; demir toplarla oynanan ve özellikle orta yaş ve üstü kesimin oynadığı bir oyun. Mesafe ölçmeye yarayan ölçerleri yerleştirip, demir topu o mesafelere atarak oynanıyor. Dikkatim daha çok çeken şey ise bunu çok ciddi bir şekilde oynamaları :) Küçük bir dinlenme molası vererek sandviç yerken ve içeceğinizi yudumlarken izlemek keyifli olabilir.







Nydegg Köprüsü: 1840 – 1843 yılları arasında inşa edilmiş olan bu köprü 190 metre uzunluğundadır. Özellikle köprünün kenarından görülen manzaralar harika. Zaten ben o manzaraları gördükten sonra Bern en sevdiğim şehirler listesine girdi :) Şehrin eski bölgesinin bittiği yeri net bir şekilde görebiliyorsunuz.




Bear Park: Köprünün hemen dibinde ayı parkı bulunmaktadır. Ayı parkı denildiğinde ben daha büyük, daha orman tarzı bir yer bekliyordum ama bu bildiğiniz köprünün ayağındaki yeşil alanda ayıların yaşadığı yer. Gerçi arka kısma doğru daha geniş bir alan bulunuyordu ve ayılar oradan girip çıkıyorlardı. İlginç bir görüntü aslında. Şehrin içinde hayvanat bahçesi konsepti dışında ayıların yaşadığı bir alan olarak düşünün.




Rose Garden: Çeşit çeşit ve renk renk güllerin bulunduğu çok geniş yeşil alan. Tabi ki gülleri gittiğiniz mevsime göre görebilirsiniz. Biz gittiğimizde yoktu ☹ Buraya ulaşmak için biraz tırmanmanız gerekecek ama buna değer çünkü tırmandığınız patika boyunca Bern kuşbakışı karşınıza çıkacak. Şehri yukardan izlemek oldukça keyifli. Park çok huzurlu, burada aileler piknik yapıyor (mangalsız :) ), dinleniyor, sosyalleşiyor.




Diğer görülmesi gereken yerler ise Bern Tarih Müzesi, Holy Ghost Kilisesi, St Peter and Paul Kilisesi, Bernerhof, Sanat Müzesi.

Tabi ki tüm bunların dışında bilmediğiniz sokaklara saparak Bern’in mimari ve kültürel yapısını koklayabilir, bilinmedik küçük bir cafede kahvenizi içebilirsiniz.







Haritada takip edebileceğiniz rotayı göstermeye çalıştım. Yuvarlak içine aldığım kısım tren istasyonu. Gezilecek yerler listesini haritaya göre sıraladım. Okların gittiği yönde ilerlediğinizde, bahsettiğim tüm yerleri sıra ile gezmiş olacaksınız.

Haritayı daha önce de bahsettiğim https://travel.sygic.com ın sitesinden aldım. Uygulaması gayet güzel, kesinlikle tavsiye ederim.

Bern ile ilgili otel tavsiye edemiyorum çünkü Bern’de konaklamadım, akşam tekrar Zürih’e tekrar geri döndük.

13 Eki 2017



İsviçre Gezi Rehberi
Mart 2017

Bir şehre gittiğimde, bana hissettirdiği duyguya göre orayı bir kelime ile tanımlamaya çalışırım. İsviçre için bu kelime ise “Güven”. Ülkenin herhangi bir yerinde başınıza bir şey gelmeyeceğinden, planınızın aksamayacağından gittiğiniz ilk dakikadan itibaren emin oluyorsunuz.

Özellikle saatlere olan düşkünlükleri, saat tutkunu bir insan olarak beni benden aldı. Her yerde büyük saatler ve tabi ki dünyaca ünlü saatçileri bulunuyor. Bu kadar çok saat olunca da dakik olmamaları mümkün değil herhalde. 5 gün boyunca tek bir kez bile özellikle toplu taşımada planlanan tablonun dışına çıkmadı bir saniye bile. Onlarca kez tren kullandım ve her defasında hayret ettim. Avrupa ülkelerinin saat konusunda hassas olduğunu hepimiz biliyoruz ama İsviçre’yi bunun üzerinde düşünün.

Hayret ve hayranlık kısımlarını geçersem eğer İsviçre gezisini nasıl planladım, nelere dikkat ettim neleri karşılaştım kısmına geliyorum.

Biletimi Pegasus’un kış dönemi kampanyasından oldukça uygun bir fiyata, Mart ayı için Zürih gidiş – geliş aldım. Vizeyi ise direkt olarak İsviçre’den değil, Mayıs ayında Almanya'ya seyahat planım olduğundan dolayı Almanya’dan aldım. Zaten İsviçre için hem zor hem de kısa süreli vize veriyor diyorlar ama ne kadar doğru bir yorum bilemiyorum, kendim tecrübe etmedim.

Otel fiyatlarına ilk baktığımda aman allahım bu fiyatlar ne böyle dedim gerçekten. İsviçre için pahalı bir ülke diyorlar kısmen doğru tabi. Ama daha sonra booking.com’dan detaylı ama çok çok detaylı bir inceleme yaptığımda Casa Heinrich Guesthouse’u buldum. 4 gece 3 kişi için 1.500 TL gibi uygun bir fiyata kaldık ve oldukça da güzel bir oteldi. Aslında otel demek doğru olmaz, 1 odası, mutfağı ve banyosu olan apart diyebilirim. Rezervasyon manuel yapılıyor, resepsiyon gibi bir anlayış yok. Daha önce yapmadıysanız bu durum biraz karmaşık olabiliyor. Orada bir görevlinin gelmesini bekleyen çok sayıda misafir gördüm. Bunu bilerek gitmeniz gerekiyor, sonra sürpriz olmasın. 

Otelin konumu çok iyi. Hemen 200 metre uzaklıkta Migros var. Evet Migros (Migros mu dediğinizi duydum sanki) İnanılmaz hayat kurtarıcı. İsviçre için kısmen pahalı demiştim ya işte “kısmen” i “kısmen” yapan yeme içmeyi Migros’tan ucuza getirmeniz. Otelde mutfak ve mutfakta da ihtiyacınız olan her türlü eşya olduğu için marketten alın ve odanızda hazırlayın. Ayrıca Migros’u tam karşısında merkez istasyona ulaşabileceğiniz tramlar geçiyor. Eğer binmek istemezseniz yürüyerek 10 dk içinde merkez istasyona ulaşabiliyorsunuz.

Ve benim gitmeden en çok araştırdığım, kafa karışıklıkları yaşadığım konuya geliyorum; ulaşım. İsviçre’de ulaşım gerçekten pahalı ama ulaşım sistemi harika. Gitmeden önce mutlaka bu siteyi kontrol etmelisiniz. Sistemi çözdüğünüzde işiniz kolaylaşıyor. Sadece bir şehirde kalacaksanız eğer o şehrin city kartlarını alabilirsiniz hem böylece müzelere ve gezilecek diğer yerlere ya ücretsiz ya da indirimli girme hakkı kazanırsınız. Ayrıca bu kartlarla tüm ulaşım sistemleri de ücretsiz oluyor, istediğiniz kadar araç değiştirip, istediğiniz yere gidebilirsiniz. Eğer İsviçre’de yaşayan bir tanıdığınız varsa ve onun da yıllık kartı varsa siz de %50 indirim kartları alarak onun ulaşım kartından yararlanabilirsiniz böylece yarı yarıya maliyeti indirebilirsiniz. Ama maalesef ki bizim tanıdığımız yoktu ve 3 günlük tüm ülkenin ulaşım ağını kapsayan biletlerden aldık. 3 günlük “Swiss Travel Pass” bir kişi için 2. sınıf 216 CHF (İsviçre kronu) 1 CHF = 3.60 TRY ydi bizim gittiğimiz tarihte tekrar travma yaşamamak için çarpmıyorum, siz çarpın lütfen :) Tamam kabul ediyorum, travel pass i alırken elim titredi, gözlerim doldu ama gördüklerim, gezdiklerimden sonra dedim ki verdiğim her kuruş helali hoş olsun :) Satın alma işlemini gitmeden internet sitesinden ya da orada satış ofislerinden alabilirsiniz, ikisi arasında herhangi bir fark bulunmuyor.

Travel kartlarınızı aldınız peki sistem nasıl işliyor? İnternet sitesinden örnekler vericem. (Benim sık kullanılanlarımda hala duruyor :))

https://www.sbb.ch/en/home.html ye giriyorsunuz karşınıza aşağıdaki ekran çıkıyor (aynı yere timetable sekmesinden de ulaşabilirsiniz) Nereden nereye gitmek istiyorsanız from ve to kutucuklarına yazıyorsunuz, gitmek istediğiniz tarih ve saati de girip “search for connection” diyorsunuz. 



Karşınıza aşağıdaki ekran çıkıyor. Burada hangi güzergah üzerinden ve kaç saatte gideceğini görebilirsiniz. IR ve IC (hızlı ve yavaş) ayrımları var ama Swiss Travel Pass le istediğinize binebilirsiniz.


Size en uygun olan rota ve saati seçiyorsunuz; talimatları gösteren ekran açılıyor. Mesela burada Zürih Merkez İstasyon’un 31. Peronundan 12:02 ‘de kalkıyor (gerçekten de tam 12:02’de kalkıyor) ve 12:58’de (gerçekten de 12:58’de varıyor) Bern merkez istasyonunun 5. Platformunda iniyorsunuz. Daha sonra da Bern merkez istasyonunun 4. peronundan 13:04’de kalkan ve Direkt Interlaken’e giden trenine biniyorsunuz. Tekrar söylemek isterim ki bu saatler dışına asla ama asla dakika bile fark etmeden çıkmıyor. 12:57’de Interlaken’de olacak yazıyorsa 12:57’de ordasınız. İnanın ülkenin neredeyse yarısını dolaştım ve onlarca kez tren değiştirdim Alp köylerindeki teleferikler de dahil olmak üzere, bir kez bile bu saatlerin dışına çıktığını görmedim. Gerçekten müthiş bir sistem ve bu sebeple de güven içinde yolculuk yapıyorsunuz. 


Tüm bu detaylardan sonra artık şehirleri gezebiliriz.

Biz gezi boyunca Zürih’te kaldık ama Bern’de kalmak daha akıllıca olurdu. Çünkü Bern ortada kalıyor. Nereye gidersek gidelim hep Bern’den aktarma yaptık. Gezi ile ilgili tek pişmanlığım budur :) Zürih Bern arası yaklaşık 1 saat. 


Haritada gezdiğimiz rotayı işaretledim; yuvarlak bir daire çizdik. Gördüğünüz gibi Bern ülkenin tam ortasında eğer orada kalsaydık son gün Cenevre’yi de gezebilirdik. Orası da bir daha ki sefere artık :) 




Eğer siz de böyle bir rota izleyecekseniz tavsiyem ya Bern’de kalın ya da her şehirde kala kala ilerleyin.

Biz bir gün Zürih’ten Bern- Interlaken - Luzern yolunu izledik, diğer gün ise Bern – Basel yolunu izleyerek tam bir daire çizdik. 

Gezimizin ilk durağı ve bize ev sahipliği yapan Zürih

Zürih, oldukça sakin, güvenli, zengin ve rahat bir şehir. Gezilecek birçok yeri ve yapılacak birçok aktivitesi var. Eğer burada birkaç günden fazla kalacaksanız Zürih Card almanızı öneririm böylece müzelere ve çeşitli aktivitelere indirimli ya da ücretsiz katılırsınız.

Zürih’te hatta İsviçre’nin genelinde dükkanlar cafe ler saat 17:00 – 18:00 arasında kapanıyor sadece Salı günleri hariç. Salı günleri 21:00’e kadar açık her taraf; şehir Salı günü hafta sonundan çok daha canlı ve kalabalıktı. 




Gezilecek yerler hakkında kısa bilgiler;

Altstadt

Her şehirde olduğu gibi Zürih’te de old town bulunuyor. Bu bölgede dar sokaklarda eski evlere sıkça rastlıyorsunuz. Aynı zamanda bu bölge alışveriş ve eğlence bölgesi. Bir çok ünlü marka ve gece kulüpleri bu bölgede yer alıyor.







Görülecek tarihi yapıların çoğuna Altstad üzerinden çizdiğiniz rota üzerinden ulaşıyorsunuz. Buradan başlayarak bir rota oluşturursak sıra ile gezilecek yerler;


Parade Square

Zürih’in ünlü meydanlarından olan Parade Square’de birçok banka, butik mağaza, cafe ve otel bulunuyor. Ayrıca bu meydanda Confiserie Sprüngli nin mağazasına uğrayabilir ve nefis tatlara ulaşabilirsiniz. 




Fraumünster

Zürih’in en eski yapılarından olan bu kilise Aman Kralı Lois tarafından 853 yılında yaptırılmıştır. Romanesk ve Gotik mimarisinin bir kombinasyondur. Kilise özellikle vitray pencereleri ile ünlüdür.




​Water Church

Zürih’in ana kiliselerinde Fraumünster ve Grossmünster’in arasında kalan bu kilise 1250 ve 1256 yılları arasında yapılan ve diğer büyük kiliselere göre daha küçük olan bir yapıdır.

Grossmünster

Limmat nehri üzerindeki Münsterbrücke’den geçtiğinizde karşınıza çıkan prostestan kilisesidir.

St Peter’s Church

Grossmünster’den sonraki durak ise St Peter’s Church. Limmat nehrinin güney kıyısında bulunmaktadır ve bir saat kulesine sahiptir. Saat yaklaşık 9 metre çapındaki boyutuyla Avrupa’nın en büyük saati unvanına sahiptir. İç dekorasyonu Barok tarzıdır. Ayrıca çevresindeki binalar ve sokaklarda da şehrin tarihini koklayabilir ve güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.









​Bahnhofstrasse

Zürih’in en büyük caddesi Bahnhof aynı zamanda dünyanın en pahalı caddelerinden birisidir. Dünyaca ünlü bütün ünlü ve pahalı markaların ultra lüks mağazaları ve ayrıca ünlü İsviçre saat markalarının şık mağazaları bulunmaktadır. Oldukça uzun bir caddedir ve cadde boyunca yürüdüğünüze bir yerinden mutlaka Zürih Merkez İstasyonu na ulaşabiliyorsunuz :)





Augustiner Street

Bahnhofstrasse üzerinde tabelasını göreceğiz, Zürih’in simgesi bu sokak mutlaka görülmesi gereken yerler listenizde olmalı. İsviçre bayraklarının dalgalandığı, cumbalı ve rengarenk evlerin bulunduğu bu sokak size tarihi bir yolculuk yaptırıyor. Bahnhofstrasse ve St Peter’s Church’ bağlantılı ara sokaklar var. Tam ortasında ise bir çeşme bulunuyor. Bizim olduğumuz zamanda çeşmenin içinde kocaman rengarenk güller bulunuyordu ve gerçekten büyüleyiciydi. Güller her zaman var mı yoksa ben oraya gittiğim için bana mı özel yapılmıştı bilemiyorum :)




​Zurich Main Station

Augustiner Street’den tekrar Bahnhofstrasse’e bağlandığınızda yukarıda da değindiğim gibi yol boyunca devam ederseniz Zürih Merkez İstasyonuna bağlanıyorsunuz. Zaten tüm ülkeyi gezeceğim derseniz yolunuz mutlaka buraya çıkmak zorunda. Çok büyük bir istasyon, üst ve alt katları var ve alt katı alışveriş merkezi gibi. Üst katında ise Pazar yeri benzeri yiyecek standları bulunuyor. Tabi ki doğal olarak peronlar var :)




Swiss National Museum

İsviçre’nin tarihi ve kültürel yapısını detaylı öğrenmek isterseniz görmeniz gereken bir müze. Zürih merkez istasyonunun tam karşısında bulunuyor.


Lindt & Sprüngli Factory


İsviçre dendiğinde aklımıza çikolatanın gelmemesi imkansız. Dünyaca ünlü bir marka olan Lindt’in fabrikası ve fabrika satış mağazası Zürih’te bulunuyor. Merkez istasyondan yaklaşık 15 dk'lık tren yolculuğu uzaklığında. Trenden indiğinizde navigasyona ihtiyaç duymadan çiklolata kokusunu takip ederek fabrikayı bulabilirsiniz :) Bizim gittiğimiz zaman ne yazık ki fabrika turu yapılmıyordu, biz fabrika satış mağazasında muhteşem çikolataların içinde vakit geçirdik. Tadım serbest :) Ayrıca fabrika satışı olduğu için ürünler hem ucuz hem de taze. Özellikle promosyon ürünler çok çok iyi oluyor hedeiye alacaksanız. Ama asıl çikolata fabrikası turu İsviçre’nin bir diğer ünlü çikolata markası Cailler’in Alp Köylerinden birinde bulunan fabrikasında yapılıyor. (sonraki yazımda bahsedeceğim)












Vaktiniz kalırsa görmeniz gereken diğer yerler ise Hayvanat Bahçesi, Çin Bahçesi, Botanik Bahçesi, yapabileceğiniz alternatif aktiviteler ise Zürih Üniversitesi gezisi, Zürih Gölü çevresinde yürüyüş, Zürih’te bisiklet turu ve oyuncak müzesi gezisi gibi aktiviteler olabilir.

Aşağıdaki haritada ise çizdiğim rotayı görebilirsiniz;




* Haritayı “Sygnic Travel’ın sitesinden kullandım. Ayrıca harika bir uygulaması var. Siz seyahatinizi giriyorsunuz o size gezilecek yerleri, açıklamalarını, nasıl ulaşılacağını, hangi saatlerde açık olduğunu ve ayrıca navigasyon hizmetlerini sağlıyor. Ama online kullanılabilen bir aplikasyon. İnternetiniz yoksa, internet bulduğunuz bir noktada notlar alabilir ya da ekran görüntüleri alabilirsiniz. Şiddetle tavsiye ederim, ben bütün gezilerimde bu uygulamayı kullanıyorum.